
Tavas, Denizli ilinin bir ilçesidir. İki yerleşim yerinin birbirlerine yakınlığı nedeniyle Denizli'nin Kale ve Tavas ilçeleri sık sık Kale-Tavas (galedavaz) şeklinde bir arada anılır.
Yöredeki en eski yerleşim yerinin Medet Höyüğü olarak anılan mevki olduğu tespit edilmiştir. Höyük Eski Tunç Çağı, Hititler, Frigya, Pers İmparatorluğu, Eski Yunanlılar, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu ve Türk dönemlerinin izlerini taşımaktadır. Ancak Medet Höyüğü'nde henüz bilimsel kazılar yapılmamıştır.
Net merkezi nufusu:13.200'dur. Orta Anadolu'da Hatti ve daha sonra da Hitit İmparatorluğu'nun kurulduğu dönemde, Batı Anadolu'da Ahhiyava ve Lukkalıların uygarlıkları vardı. Bu uygarlıklar Herodot Tarihi'nde daha sonraları; Likya, Karya ve İyonya uygarlıklarının kökeni olarak gösterilmektedir. Likyalılar daha ziyade Gediz Nehri vadisinde, Karyalılar ise bugünkü Kale-Tavas, Karacasu ilçeleri ile Muğla (il)'inin tamamını içine alacak şekilde Büyük Menderes Nehrinin güneyinde yerleşmişlerdir. Menderes'in kuzeyi İyonya, İyonya'nın kuzeydoğusu ise Lidya bölgesidir. Karya'nın kuzeydoğusunda geniş bir sınırı olan Frigya bölgesi yer almış, Frigya'yı Karya'dan Babadağ ve Honaz Dağları ayırmıştır.

Bugünkü Kale ilçesinin güney bitişiğinde bulunan ve günümüzde terkedilmiş durumdaki "Eski Kale" adıyla anılan doğal kayalığın üzerinde kurulmuş olan yerin adına Tabae (Tabai, Taba) olarak rastlanmaktadır. Yazıtlarında Tabenon olarak görülür. Tabae'nin ilk kuruluşu hakkında kesin belgeler bulunmamakla beraber, yüzeydeki kalıntılar ile birlikte yöre ile ilgili çeşitli kaynaklar Hellenistik dönemden önceki Karyalılar zamanından beri var olduğunu göstermektedir.Bu yerleşim kesintisiz olarak Karya, Hellen, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı şeklinde devam etmiştir.
Pek çok gezgin değişik zamanlarda yaptığı seyahatlar sırasında Tabae sözcüğünün antik dönemdeki benzer adlar ile olan bağını incelemişlerdir. "Taba" adının günümüzde "Kaya" anlamına geldiğini savunmaktadırlar. Antik dönemde "Taba" ile kullanılan birçok yer adlarından bahsederler. Tabae'nin "Kaya" yı simgelediğini bunun kentin konumu ve görüntüsüne bağlı bir ad olduğunu iddia ederler.
Antik dönemlerde kurulan kentlerin mitolojik bir efsane veya mitolojik bir kahramanın adının bulunduğunu unutmamak gerekir. Tabenos adlı bir kahramanın Tabae kentini kurduğunu ve onun gibi Kibiras'ın da Kibyra'yı (Bugünkü Gölhisar), diğer kardeşi Kidramos'un ise Kidrama'yı (bugünkü Yorga köyü) kurduğunu gerek tarihçilerden gerek günümüz araştırmacılarından öğreniyoruz. Kibiras ve Kidramos, Tabenos'un kardeşleridir.
Tabae, yüzeydeki kalıntılar ve sikkelerden anlaşıldığı kadarıyla, Büyük İskender'den sonra Anadolu'da kurulan antik kentlerdendir. Tabae kenti'de, Hellenistik dönemde sikke bastırmıştır. Özellikle gümüş, bronz, bakır olarak bastırılan sikkeler kendine özgü tipleri ve stilleri ile diğer sikkelerden hemen ayırdedilebilirler. Sikkelerin ön yüzünde tanrısal başlar, arka yüzünde Tabea kentine ait resim ve yazılar bulunmaktadır. Sikkenin basılışı M.Ö. 3. yüzyıl ve 2. yüzyıllara tarihlendirilebilmektedir.
12. ve 13. Yüzyıllara kadar Bizanslıların elinde bulunan Tabea bölgesi bu yüzyıllardan sonra Türklerin eline geçmiştir. Türkler Kale-Davas adını kullanmışlardır. Bu isim 1950 yılından sonra Kale olarak devam etmiştir.
Büyük Selçuklu İmparatorluğu komutanlarından Afşin Bey'in Malazgirt Savaşı öncesindeki keşif harekatlarından birinde Honaz yakınlarına kadar geldiği bilinmektedir. 12. yüzyılın başlarında Türkler Anadolu’ya iskan amaçlı akınları esnasında Selçuklu komutanlarından Cafer Paşa komutasındaki Mirza Bey Tabea’yı fethetmiştir. 14. yüzyıl gezgini İbn Batuta ve Evliya Çelebi yöreyi Davaz şeklinde anmaktadır.
13. yüzyıl sonlarına kadar Anadolu Selçuklu Devleti hakimiyetinde kalan Davaz yöresinde, 1243 yılındaki Kösedağ Savaşından sonra Selçukluların zayıflamaya ve dağılmaya yüz tuttuğu dönemde Babadağ'ın güneyindeki , şimdiki Tavas ve Kale ilçelerinin sahalarını kaplayan Tavas ovasında Tavas Beyliği kurulmuştur.
Selçukluların zayıflayıp yıkılması ile l300’lü yıllarda Tavas Beyliğini İlyas Beyin yönettiği ve çevre ahalisinin Mevlevi tarikatına bağlı oldukları bilinmektedir.
Tavas Beyliği Germiyan, Aydın, Hamit ve Menteşe oğulları Beyliği arasındaki bir bölgede kurulmuştur. Denizli’nin Germiyan oğullarına geçişi ile Tavas Beyliği l365 tarihinde Menteşeoğulları Beyliğine bağlanmıştır. Beylik önceleri Horasanlı köyünden sonra da Hırka, Tavas köyünden yönetilmiştir.
Bölge 1424 yılında 2. Murat tarafından tamamen Osmanlı Devletine bağlandıktan sonra, yaşantısına sakin bir şekilde devam etmiştir. 1702 - 1703 yıllarında vuku bulunan depremlerde, 12.000 kişi ölmüş, o zamanki Kale civarında bulunan şehir oturulamayacak hale gelmiştir. Bundan sonra şehir daha yukarıya, şimdiki merkezine doğru çekilmiştir.
HERAKLEİA SALBACE

Herakleia antik kenti Denizli ili, Tavas ilçesi, Vakıf Köyü sınırları içinde yer almaktadır. Bugün antik kentin bir kısmının üzerinde köy yerleşimi bulunur. Kent, Tabae (Davaz) Ovası?nın kuzey-doğu sonunda Salbacos (Babadağ) dağ silsilesinin eteklerinde Vakıf Köyünün bulunduğu alandadır. Antik kentin yönetim alanı, Aphrodisias?a komşu olarak küçük Timelos nehri tarafından sınırlandırılmıştır. Bu nedenle hem Aphrodisias?ın, hem de Herakleia?nın nehir tanrısı Timelos?tur. Bu tanrı her iki antik kentin Roma İmparatorluğu sikkeleri üzerinde gösterilmiştir. Kent adı Sikkeler üzerinde HERAKLEOTON olarak geçmektedir. Adından da anlaşılacağı üzere kent yarı tanrı kahraman Herakles adına kurulmuştur.
Antik kentin, bugüne kadar hiç araştırılmadığı için, ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak kentte ele geçen sikkelerin en erken tarihlisi M.Ö. 1. yy? dan daha geriye gitmemektedir. Bu da kentin Hellenistik dönemde kurulmuş olduğunu göstermektedir.
Antik dönemde Karia Bölgesi sınırlarında yer alan Herakleia Salbace, Roma Dönemi öncesi yönetim birliği olarak Alabanda Conventus? una dahil edilmiştir. Roma dönemin de ise Aphrodisias yönetim birliğine dahil olmuştur. Bizans döneminde M.S. 5.yy? da tüm bölge kentlerinde olduğu gibi antik kentin etrafı sur duvarıyla çevrilmiştir. Bizans döneminden sonra 12.yy? dan itibaren bölge Türklerin eline geçmiştir.
Roma dönemine ait sikkeler üzerinde Glykon İmparator Neron (M.S.54-68) zamanında Herakleia rahibi, Stephanephoros, Gymnasiarch, Boule, Priteneion ve Statilios Attalos olarak zikredilmiştir. Hatta bu sıfatlar M.S.2.yy? da Antoninler Dönemi sikkeleri üzerinde dahi görülmektedir. Herakleia sikkeleri üzerinde; sakallı Herakles, Serapis, arka yüzlerde; ayakta Herakles, tanrıça ya da Amazon çift yüzlü balta taşır şekilde, iki erkek geyik arasında ya da bir tapınak içinde Efes Artemisi, önünde yılan ile tahtında oturan Asklepios, Hygeia, İsis, Hermes, Athena, Dionysos, Aphrodite betimlenmiştir. Antik dönem de Denizli çevresinde yer alan; Hierapolis, Laodikeia, Attouda, Karura, Herakleia Sallbace ve Eumeneia kentlerinde tıp bir bilim dalı olarak kabul edilmiştir.
Günümüzde antik kent üzerinde Vakıf Köyünün olması sebebiyle fazlaca bir kalıntı göze çarpmaz. Buna rağmen kentin sur duvarlarını, stadyumunu ve tanımlanamayan bazı yapılarını görmek mümkündür. Yer yer köy içinde yapılan tarımsal çalışmalar sırasında bazı temel kalıntıları, heykel, kabartma, yazıt zahire küpleri gibi eserlere rastlanmaktadır. Köy içinde sağa sola dağılmış halde bir çok mimari bloklara, başlık ve sütun parçalarına da rastlanmaktadır. Herakleia antik kentin de ele geçen sağlık tanrıçası hygeia heykeli, Zeus Ktesios Patrios ( Çobanların koruyucu babası kabartması, heykel torsoları gibi mermer eserler Hierapolis Arkeoloji Müzesin de sergilenmektedir. Ayrıca antik kentin önemli bir şahsiyetine ait Ören Sırtında yer alan anıtsal Hieron mezarda Denizli Müze Müdürlüğü kazılar yapmış olup, bu anıta ait kabartmalar bugün yerinde koruma altına alınmıştır. Bu anıta ait bazı mimari parçalar daha önce çevredeki mezarlıklara taşınarak burada mezar taşı olarak kullanılmıştır.
Herakleia antik kenti ve Herakleia Hieron? unda yapılacak, bilimsel ve sürekli olacak kazı ve restorasyon çalışmaları, bölgeye büyük hareketlilik ve kazanç sağlayacaktır. Çünkü antik kent ve mezar anıtı Aphrodisias turistik yol güzergahı üzerinde bulunmaktadır. Burada yer alan arkeolojik eserlerin açığa çıkarılması sonucu, bölgeye gelecek olan turistler, el sanatları ve tekstil ürünlerini alacak böylece hem bölgenin arkeolojik zenginlikleri tanıtılacak, hem de ticari hareketlilik ve canlılık sağlanacaktır.
APOLLONİA SALBACE (MEDET HÖYÜĞÜ)

Apollonia antik kenti ve Medet Höyüğü, Denizli ili, Tavas ilçesinin 7 km batısında düz bir ova üzerinde kurulan Medet köyü yerleşim alanı içinde yer almaktadır. Tavas ovasının en verimli arazileri üzerinde kurulan Apollonia, batıda Tabae yolu ile Caria bölgesine, güneyde Sebastopolis yolu ile Likya bölgesine, doğuda Tavas yolu ile Likya bölgesiyle Frigya bölgesine ulaşımı bulunan antik kentlerden birisidir. Apollonia kentinin kuruluşu ile kesin belgeler bulunamamıştır. Ancak höyük buluntuları incelendiğinde ilk yerleşimin Tunç çağlarına kadar uzandığı ve kesintisiz olarak devam ettiği görülmektedir. Kentin Apollonia adını, Hellenistik dönemde aldığı ve en görkemli dönemini de Roma çağında yaşadığı anlaşılmaktadır. Hadrianus dönemine ait Apollon tapınağının temelleri ve yazıtlar günümüze kadar ulaşmıştır. Kentin MÖ. I. YY. ve MS. I. YY.' lar arasında kendi adına sikke bastırdığı ve sikkeler üzerinde tanrısal motiflerin olduğu görülmektedir.
Beldeler: Baharlar •
Çağırgan •
Garipköy •
Karahisar •
Kızılca •
Kızılcabölük •
Nikfer •
Pınarlar •
Solmaz •
Ulukent
Köyler:
Akıncılar •
Akyar •
Alpa •
Altınova •
Avdan •
Aydoğdu •
Bahçeköy •
Balkıca •
Çalıköy •
Çiftlikköy •
Damlacık •
Denizoluk •
Dereağzı •
Derinkuyu •
Ebecik •
Gökçeler •
Gümüşdere •
Güzelköy •
Hırka •
Horasanlı •
Kayaca •
Kayapınar •
Keçeliler •
Kozlar •
Medet •
Ovacık •
Pınarlık •
Sarıabat •
Seki •
Sofular •
Tekkeköy •
Vakıf •
Yahşiler •
Yeşilköy •
Yorga •
Yukarıboğaz